21 Kasım 2016 Pazartesi

Selanik & Halkidiki & Thassos

Birgün, içinizdeki bir ses kulağınıza usulca mutlaka buraya gelmenizi fısıldayacak, Atamızın doğduğu bu topraklar da hepinizi sevgiyle karşılayacaktır.

Ne zamandır usul usul beni de çağırıyordu Selanik, bizde bir Eylül sabahı kalktık gittik.
Benim için hem Atamızın doğduğu topraklar olması nedeniyle değerliydi hem de dedemin doğduğu, büyüdüğü şehir olarak apayrı bir yeri vardı. Dedemin Atamızla aynı mahallede doğup büyüdüğünü biliyor olmak Selanik' i ziyaret etme planlarımı hızlandıran etkenlerdendir. İlk ziyaretimi bir turla beraber yaptım ama birgün mutlaka bu şehre daha fazla vakit ayırarak sokak sokak gezeceğim.



Selanik' teki ilk ziyaretimizi 7. yüzyıldan kalma Bizans kilisesi olan Aya Dimitri Kilisesi ile gerçekleştirdik. Kilise aynı zamanda Türkiye Başkonsolosluğu ile aynı yerde olan Atamızın Evi ile aynı cadde üzerindedir.


Aya Dimitri Kilisesi, Selanik
1917 yılındaki büyük Selanik yangınından önce bir süre cami olarak kullanılan kilise, yangın sonrasında onarılarak ilerleyen yıllarda kilise olarak hizmete sunuldu. UNESCO dünya kültür mirası olarak ilan edilen kilise Selanik' teki önemli tarihi yapılar arasındadır.

Ata' mızın Doğduğu Ev, Selanik

Kilise ziyareti sonrasında bütün duyularınızı ele geçirip size muhteşem anlar yaşatacak
Atamızın Evi' ne doğru gitmeye başlayabilirsiniz. Biz otobüsle geldiğimiz için önce aracımıza yerleştik ve sabırsızlık ve heyecanla araçtan ineceğimiz dakikaları saymaya başladık. Araçtan indiğimizde saygıdan olduğunu tahmin ediyorum yada heyecandan ben duymadım, etrafa derin bir sessizlik hakimdi. Sükunetle sıraya girdik, sıramızın gelmesini ve içeri girmeyi bekledik. İçeri girdiğimizde önce huzurla etrafıma bakındım, sonra bu anı paylaşmak için telefonla evimi aradım ve annemle konuşurken, Atamızın Evi' ni gördüklerimi anlatırken o an olan oldu ve kendimi tutamayıp deli gibi ağlamaya başladım. Anlatılmaz yaşanır derler ya öyle anlardandı. Küçük Mustafa' yı hayal ediyorsunuz, bahçede koştururken, belki babasının diktiği ağaca tırmanırken, annesi geliyor sonra gözünüzün önüne oğlu, canı Mustafa' ya seslenirken, "Mustafaaa, yemek hazır oğlum", sonra kapıdan Atamız asker Mustafa giriyor, annesinin elini öpüyor saygıyla, bütün yaşlarında hayal ediyorsunuz, çocuk Mustafa' yı, delikanlı Mustafa' yı, Atamız Mustafa' yı, Mustafa Kemal Atatürk' ü... Daha bir sürü hatıra canlanıyor gözümün önünde ve tutamıyorum kendimi...

Ata' mızın Evinin Bahçesi, Selanik

Ata' mızın Bahçesindeki Ağaç Hakkında, Selanik

Atamızın babası Ali Rıza Efendi' nin diktiği ağacı o yılların canlı hatırası olarak saygıyla, sevgiyle kucaklamak geliyor içimden.


Ata' mız, Selanik

Atamızın Evi' nde o yıllardan hatıra çok fazla eşya bırakılmamış, hepsi Türkiye' deki müzelere getirilmiş. Size de duvarları Atamızın resimleri ve eski Selanik resimleriyle süslenmiş boş odaları hayaller kurarak gezmek kalıyor. Her odasında ayrı ayrı anıları canlandırdım gözümde, boğazım düğüm düğüm gezdim Atamıza ve ailesine kol kanat geren o harika yuvayı.

Rotonda, Selanik

Atamızın Evi' nden çıktıktan sonra Selanik' i yürüyerek gezmeye devam ettik. Yol boyunca eski zamanlardan kalan bir kaç eser dışında tarihi yapıya rastlayamamak maalesef çok üzüyor. Eserlerin bir kısmı büyük Selanik yangını sırasında yok olsa da Osmanlı izlerinden kurtulmaya çalışılması da eserlerin onarımının yapılmamasında etkili olmuş görünüyor. Neyseki şu andaki belediyenin turizme büyük önem verdiği belirtiliyor ve bu nedenle kalan yapıların korunmasına çalışılıyormuş.


Kamara (Galerius Kemeri), Selanik
Sahile doğru yürümeye başladığınızda göreceğiniz eserler arasında yer alan Rotonda, Osmanlı döneminde yapılmış olan camiilerdendir ve günümüzde müze olarak kullanılmaktadır. Rotonda' dan aşağı doğru biraz yürüdüğünüzde Kamara Meydanı' na gelmiş olursunuz. Meydana adını veren Galerius Kemeri, Roma döneminde İran' lılarla olan savaştan zaferle dönen İmparator Sezar Galerius adına inşa edilmiştir. Kemerin dört ana sütununda Galerius' un Nerseh' e karşı zaferi anlatılmaktadır.


Dimitriou Gounari Sokağı, Selanik
Trafik ışıklarından karşıya geçip Dimitriou Gounari Sokağı' ndan sahile doğru yürüyüşe devam ettiğinizde size bir yanınızda bir zamanlar muhteşem bir saray olan Galerius Sarayı' nın kalıntıları diğer yanda vitrinlerine bakabileceğiniz mağazalar eşlik edecektir. Galerius, Perslere karşı kazandığı son zaferinden sonra Selanik' e yerleşmeye karar vermiş ve gösterişli Galerius Sarayı' nı inşa ettirmiştir.


Promenade Sahil Yolu, Selanik
Osmanlılar, Romalılar derken birden bire kendinizi günümüz İzmir' inin Kordon Boyu' dan buluveriyorsunuz. Bu upuzun iki sahil birbirine gerçekten çok benziyor. Mübadillerimizin acıları mı benzetti bizi birbirimize bu kadar diye düşünmeden yapamıyorsunuz...


Promenade Sahil Yolu, Selanik



Beyaz Kule, Selanik
Sahil' de yürürken şehrin simgelerinden olan ve müze olarak kullanılan Beyaz Kule' yi görebilirsiniz. Osmanlılar zamanında yapılan kule, Balkan savaşları sonrasında şehrin Yunanlıların eline geçmesiyle beraber beyaza boyanmış ve Beyaz Kule olarak adlandırılmıştır. Zamanla kule eski rengi olan günümüzdeki rengine geri dönmüştür.

Biraz da eğlenelim, efkar dağıtalım, Selanik' in güzel mezelerinden, yemeklerinden yiyelim elbette herkes ister.
Aristoteles Meydanı size istediğiniz gibi bir mekanı bulmanızı sağlayacaktır. Yediğimiz yemekler, mezeler arasında en çok kabakdan yapılan kızartmayı inanılmaz beğendik ve koca tabağı bitirip bir başkasını afiyetle yemek üzere siparişini verdik. Sadece bunun için bile tekrar bu güzel şehre gelinir.
Aristoteles Meydanına yakın uzaklıkta Ladadika Bölgesi' nde de zevkinize uygun Yunan tarzı bir restoran, taverna, cafe bulabilirsiniz.
Alışveriş için Tsimiski Caddesi üzerinde şık tasarımları bulabileceğiniz birbirinden güzel ve lüks butikler yer almaktadır. Egnatia Caddesi' de alışveriş yapmak isteyenlere aradıklarını bulabilecekleri güzel fırsatlar sunacaktır.
Halkidiki
Selanik gezimiz sonrası Halkidiki' ye doğru yola çıktık. Deniziyle cilveleşip kendimizi sularına bırakamadığımız Selanik sonrası Halkidiki hepimize çok iyi gelecekti.
Halkidiki, isimleri Kassandra, Sithonia ve Athos olan üç yarım adadan oluşmaktadır.


Halkidiki
Program yoğun olduğundan bir kaç saatlik deniz molasından sonra Halkidiki' nin muhteşem denizine teşekkür edip dinlenmek ve gecesinin de tadına varabilmek için Selanik' deki otelimize doğru yola çıktık. Sadece deniz, kum ve güneş tatili yapmak için Halkidiki' yi düşünmeden tercih edebilirsiniz. Keyfinize ve tatil anlayışınıza göre bir konaklama imkanı muhakkak bulabilirsiniz.



Otelimizde biraz dinlendikten sonra güzel bir Yunan tavernasında mest olduğumuz şarkılar, enfes mezeler, balık ve ev yapımı harika şarap ve uzo eşliğinde Selanik' de tadına doyulmaz bir gece yaşadık. Taverna sonrası biraz yürüyüş yapıp birer kahve içmek için gecesini de görmek istediğimiz Aristoteles Meydanı' na doğru keyifl bir yürüyüş yaptık. Meydandaki nezih kafelerden birinde oturup kahvemizi yudumlarken keyifle yaptığımız sohbete devam ettik. Ertesi gün de uzun ve yorucu bir gün olacağından yavaştan otelimize dönmek üzere hareketlendik.

Thassos
Ve bir gidenin tekrar tekrar gitmek istediği Thassos adasıyla tanışma günü geldi çattı. Hava biraz kapalı olduğu için feribotun tam tadını çıkaramayıp, adaya vardığımızda da denize giremedik ama sadece çarşısında dolaşmak, güzel bir yemek yemek bile bu güzel adaya gelmiş olmak için yeterli geldi. Restoranlar için önerim aman aceleniz varsa, feribot saati yaklaşmışsa, hazırlanması uzun sürecek, garsonlara nerde kaldı bu yemek demenizi gerektirecek siparişler vermeyin. Keyif adası burası, herşey tadında zamanında güzel, vaktinden önce gelmesi istenen herşey garsonunuzunda tadını kaçırıyor ve tadı kaçmış bir garsondan hizmet almak istemeyeceksinizdir.


Thassos
Dönüş yolu başlasın... Bizi çok güzel ağırlayan Yunanistan' a teşekkürlerimizi sunup üzerimize çöken tatlı rehavetle beraber bir gün mutlaka geri gelmek üzere vedalaştık.
Herkes birşeyler bulmuştur bu gezide, ben buram buram Atalarımın kokusunu duydum. Seneler öncesinden büyük büyük dedem gülümsedi bana, dedem atıyla gelip hoşgeldin ata toprağına dedi, hoşbuldum dedem... Hepinizin ruhları Şad olsun.

Selanik geziminde unutulmazı Atalarımla kucaklaştığım bu anlardı. Sizde gittiğinizde sizi de kucaklayacak güzellikler elbette bulursunuz.

Keyifli geziler,
Sevgiler,

15 Ağustos 2016 Pazartesi




Cool London

Londra gezmek, görmek ve her köşesinin tadını çıkarmak isteyeceğiniz büyülü bir şehirdir. Metro ve otobüs ulaşım ağları fazlasıyla gelişmiş olduğu için rahatça şehrin bir ucundan diğer ucuna gidebilirsiniz. Ancak kısıtlı zamanınız varsa dağınık bir gezi planı yerine şehri bölerek gezmek sizin çok daha keyifli bir gezi yapmanızı sağlayacaktır.
Böldüğünüz bölgeler arasında diyelim ki bir bölgede sizi çeken önemli birşey yoksa direk plandan çıkarıp diğer bölgelere yoğunlaşabilirsiniz. Gezmek istediğiniz yerleri harita üzerinde işaretleyip böldüğünüz her bir bölge için kaç gün ayırmanız gerektiğine karar verebilirsiniz.
Ulaşımda Oyster Card kullanmanızı öneririm, bizdeki İstanbul Kart benzeri bu kartla ulaşım tek tek bilet almaktansa daha ucuza geliyor. Harita üzerinde aralarında oldukça mesafe varmış gibi görünsede bazı metro durakları birbine çok yakın, birbirine yakın yerler için sürekli metro kullanmaktansa yürümeyi tercih edebilirsiniz.
Şehrin dışına doğru gidildikçe metro hatlarının dokuz zone (alan) a bölündüğünü göreceksiniz,
zone lar arası ulaşım bedeli buna göre fiyatlandırılmıştır. Zone 1 içinden geçen yolculukların ücreti yüksektir, şehrin dışına doğru zone lar arası yolculuk şehrin içindeki zone lar arası yolculuktan daha ucuzdur.
Size bölümlendirilmiş hap bir gezi planı hazırlamaya çalışacağım, ilginizi çekmeyen yerleri direk plandan düşüp kendi isteklerinize göre yeni güzergahlar ekleyebilirsiniz, ki muhakkak eklemelisiniz, yeni keşifler her zaman daha çok heyecan verir ve gezinizi unutulmaz kılar.

Gezinin ilk gününe, Hyde Park' da güzel bir kahvaltı ile başlayabilirsiniz. Sandviç yapıp yanınızda götürebilir ve kendinizi gerçek bir Londralı gibi hissettirecek çimenlere oturarak yada park içerisindeki cafelerde kahvaltınızı yapabilirsiniz. Her ikisi de Londra' yı gezmeye başlamak için harika bir başlangıç olacaktır. Şehir içinde birçok park olduğundan gün içinde de canınız istedikçe yemyeşil parklarda soluklanabilirsiniz.

Hyde Park
Hyde Park' ın içinde yapacağınız kahvaltı ve sonrasında keyifli bir yürüyüş ile Park' ın devamındaki Kensington Gardens' ı da gezip güney tarafından çıktığınızda birbirine yakın konumlanmış olan Science Museum, Natural History Museum, Victoria and Albert Museum' u gezebilir, önemli gösteriler düzenlenen Royal Albert Hall' u görebilirsiniz. Saydığım müzeler ücretsiz olduğu için girip şöyle bir bakabilir, size hitap etmiyorsa daha keyifli aktiviteler için yol yakınken müzeden ayrılabilirsiniz.

Aynı bölgede Harrods, Notting Hill ve Portobello Road Market' i de gezilecek yerler arasına ekleyebilirsiniz.

Trafalgar Square
Gezimizin ikinci gününde Londra' nın kalbine doğru yolculuk yapalım, Kraliyet Sarayı' nı görüp civardaki birbirine yakın yönetim binalarını ziyaret edip yine keyifle parklarında vakit geçirelim.

National Gallery
Buckingham Palace, Kraliyet ailesinin mütevazi evi :) Gelmişken görmemek olmaz tabi, genel görünüm olarak güzel bir saray, isterseniz ücretli olarak gezebilir, isterseniz siz de dışarıdan bir kaç fotoğraf çekip Buckingham Palace' ı da görmedim demezsiniz. Ziyaretinizi kışın iki günde bir yazın her gün saat 11:30 da yapılan askerlerin nöbet değişim törenine de denk getirirseniz güzel bir seremoni izleyerek Buckingham Palace ziyaretinize güzel bir anı da eklemiş olursunuz. 

Saray gezisinden sonra bir kaç alternatifiniz bulunuyor, Saray' ın tam karşısında yer alan ve The Mall adı verilen yoldan dümdüz St. James Park' ın iste içindne ister kenarından yürürseniz Trafalgar Meydanı, National Gallery' e ulaşmış olursunuz. Diğer alternatifiniz ise Westminister tarafına doğru kayarak yönetim binalarını görme imkanı bulursunuz.

Westminster tarafını tercih ederek devam edeceğinizi varsayarsam, St. James Park' ın içinden geçip belki Londra' nın hemen hemen her parkında karşımıza çıkan ve bizi gülümseten minnoş sincaplarıyla karşılaşır, yemyeşil çimenlerinde dinlenir ve gezinize devam edebilirsiniz.

St. James Park
The Mall, Londra' ya özgü siyah taxileri fazlasıyla görebileceğiniz, sağlı sollu Birleşik Krallık bayraklarıyla donatılmış geniş ve ferah bir caddedir. Yolun sonunda sizi Londra' nın simgelerinden Big Ben ve Parlemento Binaları (Houses of Parliament) beklemektedir. Yine aynı bölgede Wesminster Abbey adı verilen ve girişi paralı olan İngiltere' nin önemli kiliselerinden birini ziyaret edebilirsiniz, kilise de ayrıca Darwin ve Newton' un mezarlarını ziyaret edebilirsiniz. Ücreti fazla gelirse üzülmeyin, mimari farklı olsada St. Paul Katedrali' ne girebilir ve en azından önemli bir kiliseyi ziyaret etmemiş olmazsınız. 

Tha Mall
Devamındaki durağımız Londra' nın son dönem gözdelerinden ve simgelerinden London Eye.
Şu anda Avrupa' nın en yüksek dönme dolabıdır ve bir tur yaklaşık yarım saat sürmektedir.
Londra' ye tepeden bakmak istiyorsanız bu yarım saatlik turu kaçırmayın derim, girişinde sürpriz ufak bir simülasyonada katılırsanız güzel bir deneyim yaşamış olursunuz. Uzun kuyrukda beklememek için biletinizi internetten önceden almanızı öneririm.


Gherkin
Liverpool Street caddesi civarında İngiltere' nin değişik mimari eserlerinden biri olan ve 30 St. Mary Axe ya da diğer adıyla Gherkin olarak bilinen yapı etrafındaki yüksek binaların inşasından önce Londra' nın çoğu yerinden görülebiliyordu. Sadece bu bina için bölgeye gitmezseniz de uzaklardan görürseniz artık binayı tanıyor olursunuz.

Eros Heykeli
Gezimizin üçüncü gününde merkeze doğru gelelim. Piccadilly Circus' da meydanda bulunan Eros Heykeli' nin sevimli görüntüsüyle karşılaştığınız zaman kalbiniz boşsa oklarına hedef olmayı isteyeceksiniz. Etrafındaki merdivenlerde Roma' daki Aşk Çeşmesi benzeri her daim büyük bir kalabalık yer almaktadır.

Siz de dilerseniz biraz merdivenlerde oturup sonrasında Leicester Square' a doğru devam edebilirsiniz. Yol üsütünde yer alan mağazaların vitrinlerini seyrederek Covent Garden' a kadar yürüyebilir, vakit kaybetmek istemiyorsanız direk metro ile Covent Garden' a gidebilirsiniz.
Covent Garden' da güzel vakit geçirebileceğiniz keyifli cafeler, gösterilerin yapıldığı bir meydan yer almaktadır. Daha önce sebze meyve pazarı olarak kullanılan yapı pazarın taşınmasıyla bogünkü görünümüne kavuşmuştur, bence iyi de olmuştur. Şehrin içinde farklı bir deneyim yaşama imkanı sunmaktadır.

Covent Garden' daki keyifli fakikalarınız sonrası birazda neymiş bu meşhur Oxford Street derseniz bir kaç saatliğine metroya atlayıp gidebilirsiniz, gitmişken göreden dönmek olmaz. Uzun, upuzun bir cadde, cadde boyunca sağlı sollu mağazalar, bütçenize, zevkinize göre girip girip çıkın, hem görsel hemde giyim zevkinizi tatmin edecek tam anlamıyla alışverişe doydum diyebileceğiniz bir cadde, Oxford Street.

Cool Britannia
Aklınıza gelebilecek bir çok çeşitlilikte hediyelik eşyayı bulabileceğiniz bir mağaza Cook Britannia, bütçenize göre uygun hediyelik ve hatıra eşyayı vaktiniz yoksa çok fazla dolaşmanıza, aramanıza gerek kalmadan bu mağazadan alabilirsiniz. Ya da sadece gezip görmek için bile girilebilir.


Tower of London
Gezimizin dördüncü gününde, biraz Tower of London' ı biraz Tower Bridge' i görelim,
biraz da Thames Nehri kıyısında yürüyerek yine keyifli cafelerden birinde oyurup muhteşem Londra' nın tadını çıkaralım.
Tower of London, bu tip şehre özgü tarihi yapılardan keyif alıp almamanıza bağlı olarak tabi giriş ücretini de gözönünde bulundurup sadece dışarıdan görmek yada içeriye de girmeye karar verebileceğiniz bir kaledir. Ben gitmişken şehri gezerek yaşamanın yanında tarihi geçmişi köklü olan şehirlerde bir kaç yapı belirlenip gezilmesi taraftarıyım. Nitekim Tower of London' da geçirdiğim dakikalardan oldukça keyif almıştım, hele o bahçedeki kargalar (kuzgun da deniyor sanırım) ömürleriyle beni şaşırtmışlardı.

Tower Bridge
Tower Bridge, Londra' nın en dikkat çeken en süslü köprüsüdür. gece görüntüsü ayrı güzel olduğundan bu bölgeye yakın da akşam yemeği planınızı yaparak köprünün gece görünüşüne de şahit olabilirsiniz.

Marina
Etrafında çeşit çeşit restaurantlar olan Marina akşam yemeği için çok güzel bir seçim olabilecektir.
Sonrasında da daha önce dediğim aşağıdaki fotoğraftaki gibi bir manzara ile Tower Bridge sizi karşılar.

Tower Bridge
Londra' da iki gününüz daha varsa programınıza Greenwich, Wimbledon, Kew Gardens, Camden Town' ı da ekleyebilirsiniz.

Londra' nın farklı yüzlerinden birini görmek ve yaşamak istiyorsanız duraklarınızdan biri muhakkak Camden Town olmalıdır. Farklı mimarisi, Ragent's Canal kenarındaki kafeleri, Camden Lock
Market' i, marjinal mağazaları ile size diğer Londra' yı tanıtacaktır.

Camden Town

Camden Town
Geceleri Londra' da ne yapılır derseniz, bir çok bar ve gece kulubüne gidebilirsiniz. Özellikle farklı bir deneyim için Ice Bar alternatifini öneririm, içerisi buzdan ve girerken size giymeniz için mavi renkli eldivenler ve panço tarzı bir üstlük veriyorlar, sonrasında keyifli dakikalar sizi bekliyor. Gitmeden rezervasyon yaptırmayı unutmayın. Soho bölgesindeki barları tercih ederseniz dünyaca bilinen bir çok ünlü ile karşılaşmanız olasıdır.

Londra, sizi yüzünüzde gülümse ve üzerinizde tatlı bir yorgunlukla uğurlayacaktır. Her anını değerlendirip dolu dolu geçireceğiniz çok güzel bir tatil sizi bekliyor.

Keyifli geziler,
Sevgiler,









10 Temmuz 2016 Pazar

Sanata Doymak İçin Viyana

Ünlü ressamlar ve müzisyenlerin yetiştiği, sanatın ve müziğin başkenti, tarih kokan caddeleri ve sokakları ile Viyana her türden gezi tutkununu memnun edecek alternatifler sunmaktadır.
Graben Caddesi üzerinde yer alan butikler, hediyelik eşya dükkanları, biraz dinlenip çevreyi seyredebileceğiniz kafeler Viyana' ya güzel bir başlangıç yapmanızı sağlayacaktır.
Cadde üzerinde yer alan Veba Anıtı salgının sona ermesi halinde yapılmak üzere adanmış ve yine aynı yıl ahşap sütun olarak inşa edilip sonradan mermer bugünkü anıt inşa edilmiştir.


Viyana Veba Sütunu, Pestsaule
Prens Eugen Savoy tarafından yaptırılan Belvedere Sarayı müze olarak hizmet vermektedir. Aşağı Belvedere ve Yukarı Belvedere olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. İki ayrı bölümde yer alan binaları birbirine aradaki ince bir zevkle dizayn edilmiş büyük bir bahçe bağlamaktadır.


Belvedere Sarayı
Belverede Sarayı' nın muhakkak görmeniz gereken önemli eserlerinden biri Avusturya' nın ünlü ressamlarından Gustav Klimt' e ait Kiss (Öpücük) adlı eseridir, Klimt' in diğer eserlerini de büyük bir hayranlıkla seyredeceğinizden eminim. Bu gezideki görülmezse olmazlarımdan biriydi ünlü Kiss (Öpücük) tablosu ve ruhum da doymuş olarak Saraydan ayrıldım.

Gustav Klimt, Öpücük
Viyana' ya gelmişken harika tatlılarını ve meşhur şinitzelini denemeden dönmek olmaz. Demel Pastanesi' nde seyrine doyulmaz pasta ve çikolataların tadına bakarak kendinizi şımartabilirsiniz, Hele bir de kahve de söylediniz mi size sadece o muhteşem anların keyfini çıkartmak kalır.
Görmeden dönmem dediğim giderken yapılacaklar listemde yer alan Cafe Hawelka' yı da zamanınız varsa görün derim. Sacher Oteli' nin Pastanesi' de gitmenizi önerebileceğim kaliteli mekanlardandır, sadece Sacher Torte yemek için bile gidebilirsiniz.

Ve Viyana ile bütünleşen şinitzel nerede yenir? Yıllardır Şinitzel yenebilecek bir numaradaki yerini bırakmayan Figlmüller' de yemenizi öneririm. Şinitzel' le beraber getirdikleri patates salatası için bile ünlü restaurantı tercih edebilirsiniz. Uzun süre beklemek istemiyorsanız gitmeden muhakkak internetten yada arayarak rezervasyonunuzu yaptırın.

Demel Pastanesi
Zamanında Kraliyetin kışlık sarayı olarak kullanılan Hofburg Sarayı, günümüzde müze, parlemento ve belediye olarak kullanılıyor. Hofburg Saray müzesi, İmparatorluk Daireleri, Sisi Müzesi ve Gümüş Koleksiyonu olarak üç bölüme ayrılmıştır.
Hofburg İmparatorluk Sarayı
Stephansdom Kilisesi önünde özel kıyafetler giymiş küçük oda operası diyebileceğim gösterilerin biletlerini satanlardan gösteriyi tam anlamadan ve görsellere inanarak almamanızı ve Viyana' da gerçek bir Opera' ya gitmek için önceden araştırmanızı ve internetten bilet almanızı öneririm. 
Bu gösterilerde güzel oluyor ancak beklentiniz araştırmalarınızda gördüğünüz gibi büyük salonlarda ihtişamlı bir konser dinlemek veya gösteri izlemek ise biraz hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz.

Viyana size kendi hikayenizi yazmanıza ve güzel anılarla dönmenize fırsat verecek alternatiflerle dolu bir şehirdir, keyfini çıkarın.

Keyifli geziler,
Sevgiler,


9 Temmuz 2016 Cumartesi

Tuna' nın İhtişamlı Şehri Budapeşte

Tuna Nehri' nin batı yakasında yer alan Buda ve doğu yakasında yer alan Peşte' nin Chain Köprüsü' nün inşası sonrası birleşmesiyle ortaya muhteşem bir şehir olan Budapeşte çıkmıştır. Şehirden başta görkemi, her köşede karşınıza çıkan heykelleri, oldukça düzenli olması ve tarihi dokunun korunması ile etkilenmemek mümkün değildir. Budapeşte' de Osmanlı' nın izlerinin korunduğunu görmek ise bizi ayrıca memnun edecek önemli bir ayrıntıdır.

Tuna Nehri
Cafe Gerbeaud, Budapeşte' nin büyüleyici atmosferine uyan, tadı ve balo salonu havasındaki dokusu hiç bozulmamış meşhur ve en eski cafe' sidir. Çeşitli kahve yada tatlı seçenekleri arasından damak tadınıza uygun bir seçim yaparak keyifli bir mola verebilirsiniz. Güzel bir yemek için de tercih edebilir ve restaurant kısmında pişman olmadan keyif ve afiyetle yemeğinizin tadını çıkarabilirsiniz.

Cafe Gerbeaud
Gellert Tepesi, Budapeşte' nin yeşillikler içinde, şehri bütün ihtişamıyla görebileceğiniz yüksek yerlerindendir. Tepenin alt kısımlarında tepeye adını veren ve rivayete göre Hırıstiyanlığı kabul etmek istemeyen paganların bir varil içerisinde tepeden yuvarlayıp öldürdüğü söylenen Piskopos Gellert' in bir anıtı bulunmaktadır.
Tepenin zirvesinde, Budapeşte' nin 1945' te Rus ordusu tarafından kurtarılışının anısına dikilmiş olan ve Tuna Nehri boyunca hemen her yerden görebileceğiniz Özgürlük Anıtı yer almaktadır.

Gellért Anıtı
Budapeşte' ye gittiğinizde rivayete göre başından gülü, elinden kılıcı eksik olmayan ve Avrupa seferlerine katılan Bektaşi Babası Gül Baba' nın türbesini de ziyaret edip dualarınızdan eksik bırakmayın olur mu?

Gül Baba
Budapeşte, sizi asla pişman etmeyecek sürprizlerle dolu büyülü bir şehirdir. Anlattıklarım yanında Kahramanlar Meydanı, Parlemento, Tuna Nehri tekne turu, Güzel Sanatlar Müzesi, Buda Kalesi, Büyük Kapalı Pazar, Vörösmarty Meydanı şehir turu listenizde yapacaklarınız arasında yer alırsa pişman olmazsınız. Tabi yine her şehir gezisinde olduğu gibi ara sokaklarda kaybolun, önerilenler dışında küçük cafe' ler, restaurantlar keşfedip tadını çıkarın. Bu sizin hikayeniz, muhakkak size ait bir anı ile dönün, yaşadığınız deneyimi dinlemekten büyük keyif alacağım.

Keyifli geziler,
Sevgiler,

8 Temmuz 2016 Cuma

Masal Şehrim Prag (Praha)

Prag' a güzel bir Eylül ayında gitmiştim. Şehrin romantik havası sonbaharın hüznü ile buluşunca bana sadece büyüsüne kendimi teslim etmek kalmıştı.
Prag, Çek Cumhuriyetinin, yeni adıyla Çekya' nın başkenti ve en büyük ve büyülü şehridir.
2. Dünya Savaşı zamanında çok az zarar gördüğünden bugüne kadar dokusunu bozmadan koruyabilen birçok tarihi ev ve mekan bulunmaktadır.
Unesco' nun Dünya Mirasları listesinde de yer alan Prag daha uzun yıllar nesilleri büyülemeye devam edecek görünüyor.
Prag' da beni en çok etkileyen ve görmekten keyif alacağınızı düşündüğüm birkaç muhteşem yerinden özellikle bahsetmek istiyorum.

Charles Köprüsü: Çoğu yapıda gece ışıklandırma ile üzerinizde yaratılan etkiyi gündüz yakalayamazsınız. Konu Charles Köprüsü ise durum böyle değildir. Gece sizi sarıp sarmalayan büyülü atmosfer gündüzde yerini bambaşka güzelliklere, tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilen köptünün üzerinde yer alan herbir heykelin hikayesini öğrenme merakına bırakmaktadır.

Charles Köprüsü
Charles Köprüsü
Petrin Hill: Prag Kalesi' nin biraz uzağında yer alan, ister yürüyerek isterseniz Fünikülerle çıkabileceğiniz tepe şehrin büyülü atmosferine kuşbakışı bakmanız için sizi doruklarına davet etmektedir. Bu davete kayıtsız kalmayın derim, sizi asla hayal kırıklığına uğratmayacağına emin olabilirsiniz. Tepede yer alan Gözlem Kulesi (Eiffel Kulesi' nin küçüğü de deniliyor), Prag şehrinin bütün güzelliklerini ayaklarınızın altına sermek için tevazuyla sizi beklemektedir.



Petrin Hill, Petrin Kulesi' nden Prag' a Kuşbakışı
St. Michael Ortodoks Kilisesi: Gitmeden önce yaptığım araştırmalarda gördüğüm ahşap kilise Prag gezimin görülmezse olmazları arasına çoktan girmişti. Petrin Hill' in üst kısımlarında yer alan nazlı kiliseye ulaşmanız için biraz çaba harcamanız ve aramanız gerekiyor. Kiliseyi gördüğüm anda bütün eskiliğine, terkedilmişliğine rağmen büyülenmiştim.

Petrin Hill, The Carpathian Church of Saint Archangel Michael
Siz de bu büyülü şehrin tadını doyasıya çıkarmak istiyorsanız, tavsiyem gitmeden önce sizi alıp başka diyarlara götüreceğine inandığınız bir görülmezse, tadılmazsa, yenmezse olmazınız olsun ve saddece size ait olsun.

Şimdiden keyifli geziler,
Sevgiler,

7 Temmuz 2016 Perşembe

Gezen mi okuyan mı?

Çok gezen mi bilirmiş, çok okuyan mı? Yumurtamı civcivden çıkar civciv mi yumurtadan gibi üzerine binlerce kez yazı yazılan, sohbetlere konu olan ama tüm konuşmaların sonunda bir türlü nokta konulamayan efsane tartışma konumuz.

Canım kardeşim, gezen de bilir okuyan da, yeter ki gezsin yeter ki okusun. Ama hem gezen hem okuyan tadından yenmez, sohbetine doyulmaz. Kimisi ne gezer ne okur ne de seyreder ama cahil cesareti herşeyde fikri vardır, her naneyi bilir. Bana göre gezmek okumaya teşvik eder, merak edersin nerdesin, nereye gidiyorsun, gelenekleri ne, ne yer, ne içerler. Okumak da gezmeye teşvik eder, okursun yine merak edersin, tatmak, dokunmak, havasını solumak istersin.

Bloğumda hem gezeceğiz, hem okuyacağız, hem de fotoğraflarla bir nebzede olsa tanıtmaya çalışacağım. Gezdiğim yerlerin ilginç özelliklerini paylaşacağım, okuduğum kitaplardan tavsiyelerde bulunacağım, fotoğraflarla hafızamızda yer etmesini sağlamaya çalışacağım.
Sohbet etmeyi çok severim, beynimin doyduğumu hissettiğim sohbetlere ise bayılırım. Yazıyı tekrar keşfettiğimden beri sohbetin yazılı halini de ne kadar özlediğimi farkettim.

Benimle sohbete var mısınız? Ben bu yolculukta yanımda bana yol arkadaşı olmanızı sabırsızlıkla bekliyorum.

Merhaba hepinize,
Sevgiler,