15 Ağustos 2016 Pazartesi




Cool London

Londra gezmek, görmek ve her köşesinin tadını çıkarmak isteyeceğiniz büyülü bir şehirdir. Metro ve otobüs ulaşım ağları fazlasıyla gelişmiş olduğu için rahatça şehrin bir ucundan diğer ucuna gidebilirsiniz. Ancak kısıtlı zamanınız varsa dağınık bir gezi planı yerine şehri bölerek gezmek sizin çok daha keyifli bir gezi yapmanızı sağlayacaktır.
Böldüğünüz bölgeler arasında diyelim ki bir bölgede sizi çeken önemli birşey yoksa direk plandan çıkarıp diğer bölgelere yoğunlaşabilirsiniz. Gezmek istediğiniz yerleri harita üzerinde işaretleyip böldüğünüz her bir bölge için kaç gün ayırmanız gerektiğine karar verebilirsiniz.
Ulaşımda Oyster Card kullanmanızı öneririm, bizdeki İstanbul Kart benzeri bu kartla ulaşım tek tek bilet almaktansa daha ucuza geliyor. Harita üzerinde aralarında oldukça mesafe varmış gibi görünsede bazı metro durakları birbine çok yakın, birbirine yakın yerler için sürekli metro kullanmaktansa yürümeyi tercih edebilirsiniz.
Şehrin dışına doğru gidildikçe metro hatlarının dokuz zone (alan) a bölündüğünü göreceksiniz,
zone lar arası ulaşım bedeli buna göre fiyatlandırılmıştır. Zone 1 içinden geçen yolculukların ücreti yüksektir, şehrin dışına doğru zone lar arası yolculuk şehrin içindeki zone lar arası yolculuktan daha ucuzdur.
Size bölümlendirilmiş hap bir gezi planı hazırlamaya çalışacağım, ilginizi çekmeyen yerleri direk plandan düşüp kendi isteklerinize göre yeni güzergahlar ekleyebilirsiniz, ki muhakkak eklemelisiniz, yeni keşifler her zaman daha çok heyecan verir ve gezinizi unutulmaz kılar.

Gezinin ilk gününe, Hyde Park' da güzel bir kahvaltı ile başlayabilirsiniz. Sandviç yapıp yanınızda götürebilir ve kendinizi gerçek bir Londralı gibi hissettirecek çimenlere oturarak yada park içerisindeki cafelerde kahvaltınızı yapabilirsiniz. Her ikisi de Londra' yı gezmeye başlamak için harika bir başlangıç olacaktır. Şehir içinde birçok park olduğundan gün içinde de canınız istedikçe yemyeşil parklarda soluklanabilirsiniz.

Hyde Park
Hyde Park' ın içinde yapacağınız kahvaltı ve sonrasında keyifli bir yürüyüş ile Park' ın devamındaki Kensington Gardens' ı da gezip güney tarafından çıktığınızda birbirine yakın konumlanmış olan Science Museum, Natural History Museum, Victoria and Albert Museum' u gezebilir, önemli gösteriler düzenlenen Royal Albert Hall' u görebilirsiniz. Saydığım müzeler ücretsiz olduğu için girip şöyle bir bakabilir, size hitap etmiyorsa daha keyifli aktiviteler için yol yakınken müzeden ayrılabilirsiniz.

Aynı bölgede Harrods, Notting Hill ve Portobello Road Market' i de gezilecek yerler arasına ekleyebilirsiniz.

Trafalgar Square
Gezimizin ikinci gününde Londra' nın kalbine doğru yolculuk yapalım, Kraliyet Sarayı' nı görüp civardaki birbirine yakın yönetim binalarını ziyaret edip yine keyifle parklarında vakit geçirelim.

National Gallery
Buckingham Palace, Kraliyet ailesinin mütevazi evi :) Gelmişken görmemek olmaz tabi, genel görünüm olarak güzel bir saray, isterseniz ücretli olarak gezebilir, isterseniz siz de dışarıdan bir kaç fotoğraf çekip Buckingham Palace' ı da görmedim demezsiniz. Ziyaretinizi kışın iki günde bir yazın her gün saat 11:30 da yapılan askerlerin nöbet değişim törenine de denk getirirseniz güzel bir seremoni izleyerek Buckingham Palace ziyaretinize güzel bir anı da eklemiş olursunuz. 

Saray gezisinden sonra bir kaç alternatifiniz bulunuyor, Saray' ın tam karşısında yer alan ve The Mall adı verilen yoldan dümdüz St. James Park' ın iste içindne ister kenarından yürürseniz Trafalgar Meydanı, National Gallery' e ulaşmış olursunuz. Diğer alternatifiniz ise Westminister tarafına doğru kayarak yönetim binalarını görme imkanı bulursunuz.

Westminster tarafını tercih ederek devam edeceğinizi varsayarsam, St. James Park' ın içinden geçip belki Londra' nın hemen hemen her parkında karşımıza çıkan ve bizi gülümseten minnoş sincaplarıyla karşılaşır, yemyeşil çimenlerinde dinlenir ve gezinize devam edebilirsiniz.

St. James Park
The Mall, Londra' ya özgü siyah taxileri fazlasıyla görebileceğiniz, sağlı sollu Birleşik Krallık bayraklarıyla donatılmış geniş ve ferah bir caddedir. Yolun sonunda sizi Londra' nın simgelerinden Big Ben ve Parlemento Binaları (Houses of Parliament) beklemektedir. Yine aynı bölgede Wesminster Abbey adı verilen ve girişi paralı olan İngiltere' nin önemli kiliselerinden birini ziyaret edebilirsiniz, kilise de ayrıca Darwin ve Newton' un mezarlarını ziyaret edebilirsiniz. Ücreti fazla gelirse üzülmeyin, mimari farklı olsada St. Paul Katedrali' ne girebilir ve en azından önemli bir kiliseyi ziyaret etmemiş olmazsınız. 

Tha Mall
Devamındaki durağımız Londra' nın son dönem gözdelerinden ve simgelerinden London Eye.
Şu anda Avrupa' nın en yüksek dönme dolabıdır ve bir tur yaklaşık yarım saat sürmektedir.
Londra' ye tepeden bakmak istiyorsanız bu yarım saatlik turu kaçırmayın derim, girişinde sürpriz ufak bir simülasyonada katılırsanız güzel bir deneyim yaşamış olursunuz. Uzun kuyrukda beklememek için biletinizi internetten önceden almanızı öneririm.


Gherkin
Liverpool Street caddesi civarında İngiltere' nin değişik mimari eserlerinden biri olan ve 30 St. Mary Axe ya da diğer adıyla Gherkin olarak bilinen yapı etrafındaki yüksek binaların inşasından önce Londra' nın çoğu yerinden görülebiliyordu. Sadece bu bina için bölgeye gitmezseniz de uzaklardan görürseniz artık binayı tanıyor olursunuz.

Eros Heykeli
Gezimizin üçüncü gününde merkeze doğru gelelim. Piccadilly Circus' da meydanda bulunan Eros Heykeli' nin sevimli görüntüsüyle karşılaştığınız zaman kalbiniz boşsa oklarına hedef olmayı isteyeceksiniz. Etrafındaki merdivenlerde Roma' daki Aşk Çeşmesi benzeri her daim büyük bir kalabalık yer almaktadır.

Siz de dilerseniz biraz merdivenlerde oturup sonrasında Leicester Square' a doğru devam edebilirsiniz. Yol üsütünde yer alan mağazaların vitrinlerini seyrederek Covent Garden' a kadar yürüyebilir, vakit kaybetmek istemiyorsanız direk metro ile Covent Garden' a gidebilirsiniz.
Covent Garden' da güzel vakit geçirebileceğiniz keyifli cafeler, gösterilerin yapıldığı bir meydan yer almaktadır. Daha önce sebze meyve pazarı olarak kullanılan yapı pazarın taşınmasıyla bogünkü görünümüne kavuşmuştur, bence iyi de olmuştur. Şehrin içinde farklı bir deneyim yaşama imkanı sunmaktadır.

Covent Garden' daki keyifli fakikalarınız sonrası birazda neymiş bu meşhur Oxford Street derseniz bir kaç saatliğine metroya atlayıp gidebilirsiniz, gitmişken göreden dönmek olmaz. Uzun, upuzun bir cadde, cadde boyunca sağlı sollu mağazalar, bütçenize, zevkinize göre girip girip çıkın, hem görsel hemde giyim zevkinizi tatmin edecek tam anlamıyla alışverişe doydum diyebileceğiniz bir cadde, Oxford Street.

Cool Britannia
Aklınıza gelebilecek bir çok çeşitlilikte hediyelik eşyayı bulabileceğiniz bir mağaza Cook Britannia, bütçenize göre uygun hediyelik ve hatıra eşyayı vaktiniz yoksa çok fazla dolaşmanıza, aramanıza gerek kalmadan bu mağazadan alabilirsiniz. Ya da sadece gezip görmek için bile girilebilir.


Tower of London
Gezimizin dördüncü gününde, biraz Tower of London' ı biraz Tower Bridge' i görelim,
biraz da Thames Nehri kıyısında yürüyerek yine keyifli cafelerden birinde oyurup muhteşem Londra' nın tadını çıkaralım.
Tower of London, bu tip şehre özgü tarihi yapılardan keyif alıp almamanıza bağlı olarak tabi giriş ücretini de gözönünde bulundurup sadece dışarıdan görmek yada içeriye de girmeye karar verebileceğiniz bir kaledir. Ben gitmişken şehri gezerek yaşamanın yanında tarihi geçmişi köklü olan şehirlerde bir kaç yapı belirlenip gezilmesi taraftarıyım. Nitekim Tower of London' da geçirdiğim dakikalardan oldukça keyif almıştım, hele o bahçedeki kargalar (kuzgun da deniyor sanırım) ömürleriyle beni şaşırtmışlardı.

Tower Bridge
Tower Bridge, Londra' nın en dikkat çeken en süslü köprüsüdür. gece görüntüsü ayrı güzel olduğundan bu bölgeye yakın da akşam yemeği planınızı yaparak köprünün gece görünüşüne de şahit olabilirsiniz.

Marina
Etrafında çeşit çeşit restaurantlar olan Marina akşam yemeği için çok güzel bir seçim olabilecektir.
Sonrasında da daha önce dediğim aşağıdaki fotoğraftaki gibi bir manzara ile Tower Bridge sizi karşılar.

Tower Bridge
Londra' da iki gününüz daha varsa programınıza Greenwich, Wimbledon, Kew Gardens, Camden Town' ı da ekleyebilirsiniz.

Londra' nın farklı yüzlerinden birini görmek ve yaşamak istiyorsanız duraklarınızdan biri muhakkak Camden Town olmalıdır. Farklı mimarisi, Ragent's Canal kenarındaki kafeleri, Camden Lock
Market' i, marjinal mağazaları ile size diğer Londra' yı tanıtacaktır.

Camden Town

Camden Town
Geceleri Londra' da ne yapılır derseniz, bir çok bar ve gece kulubüne gidebilirsiniz. Özellikle farklı bir deneyim için Ice Bar alternatifini öneririm, içerisi buzdan ve girerken size giymeniz için mavi renkli eldivenler ve panço tarzı bir üstlük veriyorlar, sonrasında keyifli dakikalar sizi bekliyor. Gitmeden rezervasyon yaptırmayı unutmayın. Soho bölgesindeki barları tercih ederseniz dünyaca bilinen bir çok ünlü ile karşılaşmanız olasıdır.

Londra, sizi yüzünüzde gülümse ve üzerinizde tatlı bir yorgunlukla uğurlayacaktır. Her anını değerlendirip dolu dolu geçireceğiniz çok güzel bir tatil sizi bekliyor.

Keyifli geziler,
Sevgiler,